Yukarı
Halkbank Kültür ve Yaşam
fade
28807
post-template-default,single,single-post,postid-28807,single-format-standard,eltd-core-1.1.1,flow-ver-1.4,,eltd-smooth-page-transitions,ajax,eltd-blog-installed,page-template-blog-standard,eltd-header-standard,eltd-fixed-on-scroll,eltd-default-mobile-header,eltd-sticky-up-mobile-header,eltd-menu-item-first-level-bg-color,eltd-dropdown-default,wpb-js-composer js-comp-ver-5.4.7,vc_responsive

GÜLDÜRÜRKEN DÜŞÜNDÜREN MEDDAHLIK GELENEĞİ

Meddahlık, taklit ve canlandırmalarla dinleyiciyi hem eğlendirmek hem düşündürmek amacıyla doğaçlama hikâye anlatma sanatı olarak tanımlanır. 2008’de UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne alınan meddahlık geleneğini yazımızda okuyabilirsiniz.

1#

Meddahlık, Türk tiyatro geleneğinin en eski türlerinden biridir. Kökeni hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte meddahlığın Türk kültürüne İran ve Orta Asya’dan geldiği tahmin edilmektedir. “Meddah” kelimesi Arapça kökenlidir ve çok öven (kişi), methedici anlamına gelir. Osmanlı’dan günümüze meddahlar sanatlarını saray ve köşklerde, sünnet düğünlerinde, kahvehane ya da meydan gibi halkın kalabalık olduğu yerlerde icra etmiş ve kültürümüzün önemli bir parçası haline gelmiştir.

2#

Başarılı bir meddah, iyi bir taklit yeteneğine, güzel bir diksiyona sahiptir; seyredenleri güldürmeyi ve anlattığı hikâyelerden kıssadan hisse çıkarılmasını amaçlar. Türk sahne sanatlarında tek kişilik gösteriler yapan meddahlar hikâye anlatırken olayın içindeki bu kişilerin taklitlerini de yapar; performansları sırasında müzik kullanır ve bazıları sahneye enstrümanlarıyla çıkar.

3#

Meddahlık geleneği, meddahların konuşma yeteneklerine ve seyirciyle kurdukları iletişime dayanır. Halk dili diyebileceğimiz konuşma dilini kullanan meddahlar hikâyelerini anlatmak için dinleyicilerden daha yüksek bir yerdeki sandalyesine oturur; eline uzun bir baston alır, omzuna da büyükçe bir mendil koyar. Mendili değişik tiplerdeki kişilerin kıyafetini taklit etmek veya ağzını kapatarak hikâyelerinde bahsi geçen kişileri canlandırmak için kullanır. Sopadan ise oyunu başlatmak, seyirciyi susturmak, saz, süpürge, tüfek, at gibi ögeleri seyircilere aktarabilmek için yararlanır. Ardından ses ve şive taklitlerine dayalı hikâyesini anlatmaya başlar. Genellikle halkın günlük hayattaki olaylar ve sorunları hakkında hiciv tarzda, iğneleyici ve mizahi bir üslup kullanılır.

4#

Meddah, performansının sonunda anlattığı hikâyeden çıkarılacak dersi vurgular ve “Bu kıssadır bir mecmua kenarına kaydolunmuş, biz de gördük söyledik. Sakiye sohbet kalmazmış baki. Her ne kadar sürç-i lisan ettikse affola, inşallah gelecek sefere daha güzel bir hikâye söyleriz.” diye sözünü bitirir; gelecek hikâyenin adını, anlatılacağı yeri ve zamanını söyleyerek gösterisine son verir.

5#

19. yüzyılda meddahlık geleneğine bir de kavuk eklenir. Dönemin ünlü komedyenlerinden Abdürrezzak Efendi’nin bütün oyunlarını izlemiş, bütün rollerini ezberlemiş, yetenekli bir genç olan Hasan Efendi ilk kavuk sahibi meddahtır. Orta oyunundaki Kavuklu’ya benzer bir tiplemeyi canlandıran ve saçı olmadığı için “Kel” lakabıyla anılan Hasan Efendi, ilk kez “Küçük İsmail’in Kumpanyası”nda sahneye çıkar, daha sonra Agâh Efendi ile Hayalhâne-i Kumpanya adlı tiyatroyu kurar. Güldüren oyunculuğuyla şöhretlenip “Komik-i Şehir” ünvanını alan Kel Hasan Efendi, meddahlık geleneğinin önemli bir parçası olan kavuğu, güldürü geleneğinin devamını sağlayacak olan öğrencisi İsmail Dümbüllü’ye bir nişane olarak teslim eder. Senelerce meddahlık geleneğini sürdüren İsmail Dümbüllü, devraldığı kavuğu ünlü oyuncumuz Münir Özkul‘a verir. Ustasından emanet aldığı kavuğu 21 yıl taşıyan Özkul da kavuğu ünlü tiyatro sanatçımız Ferhan Şensoy’a devreder. 38 yaşında Kel Hasan Efendi’nin kavuğuna erişen Şensoy da 27 yılın ardından bu sembolik emaneti 2016’da ünlü tiyatro sanatçımız Rasim Öztekin’e bırakır. Kavuğu 4 yıl taşıyan Rasim Öztekin, yaşadığı sağlık sorunlarının ardından “Oynayamayacaksam kavuğun bende olmasının bir anlamı yok.” sözleriyle ölümünden 6 ay önce tiyatro sanatçısı Şevket Çoruh’a devreder.

 521 okunma

Derya Ülkar